Aslında yazımın başlığı Tevfik Fikret’ in o meşhur şiirinin başlığı olacaktı: Han-ı Yağma.
Ancak, yazımın başlığını, yıllar önce izlediğim, konusu Kurtuluş Savaşı sırasında geçen, çocukluğumuz dönemi filmlerinden, 1966 yılında Ertem Eğilmez tarafından çekilen “Bir Millet Uyanıyor!” filminin son kelimesini değiştirerek seçtim; Bir millet Soyuluyor!
Tıpkı, yıllar önce izlediğimiz, Tamer Yiğit, Yusuf Sezgin, Süleyman Turan, Erol Taş, Selma Güneri, Suzan Avcı, Yılmaz Köksal ve Danyal Topatan’ ın rol aldığı, 1968 yapımı, siyah/beyaz Maskeli Beşlerfilminin konusu gibi; ÖTV, KDV ve fiyat ayarlaması adı altında, resmen bir halk göz göre soyuluyor.
MEDS YEGHERN!
Türkçesi; Ekonomik ve sosyal felaketinDante gibi tam ortasındayız.
Özetlersek…
“Asgari Ücreti 4253 TL yaptık”, En düşük emekli aylığını 2.500 TL yaptık”, Elektrik indirim sınırını 210 kw’ ta çıkardık” gibi açıklamalarla bu işi kurtaramazsınız.
Beklendiği gibi, yeni yıla bu kez fahiş değil, pek fahiş “fiyat ayarlamaları” ile girdik.
Halkın ekonomisi tepe takla…
Mutfaklar yangın yeri…
Doğalgaz, elektrik faturaları, akaryakıt, gıda ve temizlik malzemeleri el yakıyor…
Bugün için el yakıyor ama, umarım yarın için can/ları yakmaz!
Halkın temel ihtiyacı olan giyinme, beslenme, sağlık, barınma, haberleşme, ısınma, aydınlanma gibi ihtiyaçlar üzerinden resmen bir halk soyuluyor, tıpkı“Maskeli Beşler” filminde olduğu gibi.
Üreterek bütçeyi oluşturmayan iktidar, halkını soyarak oluşturmaya çalışıyor.
Oysa; Halkın barınma, sağlık, eğitim, iletişim gibi temel sorunları Anayasal güvence altındadır. Gelişmiş ülkelerde ısınma da dahil, bu saydığım temel ihtiyaçların bir çoğu devlet tarafından ücretsiz ya da çok cüzi bir fiyata halka sunulur.
Artık yönetemiyorlar, beceremiyorlar!
Söyleyecek sözleri, halka anlatacakları hikaye kalmayınca, her zamanki gibi yine sarılmaya başladılar dört bir ağızdan “Milli, dini, beka” gibi söylemlere.
Artık inandıramazsınız…
İnandırıcılıktan uzak olan açıklamalar yükselecek olan toplumsal tepkiyi dindirmek, perdelemek içindir, onu da çok iki biliyoruz…
Özellikle iki ana muhalefet partisi HDP ve CHP üzerinden gündemi saptırmaya çalışıyorsunuz, onu da biliyoruz…
İlle de balık, ille de balık diyerek, balık meselesini son 15 gündür ülkenin ve toplumun ana meselesi haline getirdiniz, onu da çok iyi biliyoruz.
Lapa lapa yağan karı bahane ederek, İngiliz elçiyle beraber İmamoğlu’ nun yediği balığın cinsi “Levrek miydi, Çipura mıydı, Kalkan mıydı, Hamsi miydi, diye merak ediyorsunuzdur.
Ben size söyleyeyim: Mis gibi Kalkan Balığı Ciğeri ve yanında kıpkırmızı Şarap!
Müjdeleri bitmiyor. Artık kabak tadı vermeye başladı.
“Doğalgaz bulduk” müjdesini verirlerken, “ 85 milyonluk kocaman DoğalKAZ bulduk” diye bakıyorlar bizlere.
Yarın ocak ayı enflasyon rakamları açıklanacak…
Yeni TÜİK başkanımızın atanma maharetini. Bakalım, bu görevden almanın Ocak ayı enflasyonuna “Olumlu katkısı”ne kadar olacak, merakla bekliyorum. Sanırım bu yazım yayımlanana kadar, enflasyon rakamları da açıklanmış olacak.
Ya, “85 Milyon insana karşı sorumluğum var. Gerçeği söyleyeceğim” diyerek görevden affını mı isteyecek.. Ya da?..
Artık muhalefet, siyaset halkın gündemine odaklanmalı…
Halk da kendisine yapılan bu ekonomik/sosyal zulme karşı üretimden, tüketimden gelen gücünü, demokratik tepkisini kullanmalı.
Unutulmamalı…
Türkiye halkları kentlisiyle-köylüsüyle beşli çeteden büyüktür!
Artık, Kral çıplak!
Son 20 yılda yüzde 50 daha da yoksullaşmışız.
Yaşayarak görüyoruz ki; Bugün ise Bir millet uyuyor, uyanmıyor; adeta bir halk göz göre ÖTV, KDV, pek fahiş zamlarla göre soyuluyor!
Yazımı Tefik Fikret’ in günümüze uygunHan-ı Yağma şiirinin dizelerinden bir bölümle bitiriyorum.
“Bu sofracık, efendiler ki bekler yutulmayı/Huzurunuzda titriyor şu milletin hayatıdır/Şu milletin ki acılı, şu milletin ki can çekişir!/Fakat sakın çekinmeyin; yiyin, yutun hapır hapır/Yiyin efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin; Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”