info@mersinmercek.com
MersinMercek
  • Mersin
  • Kadın
  • Güncel
  • Politika
  • Ekonomi-Emek
  • Dünya
  • Kültür
  • İfade Özgürlüğü
  • İnsan Hakları
  • Yaşam-Sağlık
  • Spor
  • Ekoloji
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Mersin
  • Kadın
  • Güncel
  • Politika
  • Ekonomi-Emek
  • Dünya
  • Kültür
  • İfade Özgürlüğü
  • İnsan Hakları
  • Yaşam-Sağlık
  • Spor
  • Ekoloji
  • Köşe Yazarları
  • Künye
No Result
View All Result
MersinMercek

Ali Bilen yazdı: KÜRT BASINI VE MEDYASINDA DEVLET BASKISINA KARŞI DİRENİŞİN TARİHİ

22 Nisan 2025
in Köşe Yazarları
Ali Bilen yazdı: KÜRT BASINI VE MEDYASINDA DEVLET BASKISINA KARŞI DİRENİŞİN TARİHİ
PaylaşPaylaşPaylaşPaylaş

Kürt basın ve medya tarihi yalnızca haberin, bilginin ya da kültürel üretimin tarihi değildir. Aynı zamanda bu tarih; yok sayılan bir halkın varlık mücadelesi, inkâr edilen bir kimliğin görünür kılınması ve yasaklanan bir dilin ısrarla yaşatılmasının tarihidir. Devletlerin ideolojik baskı ve sansür politikalarına rağmen Kürt basını, 19. yüzyıl sonlarından günümüze kadar kesintisiz bir direniş hattı inşa etmiş; her yasaklamayı yeni bir yayınla, her baskıyı yeni bir devrimci duruşla karşılamıştır.

Kürdistan Gazetesinden İlk Direniş
Kürt basınının ilk direniş anı, doğumuyla başlar. 1898 yılında Kahire’de Bedirxanlar tarafından yayımlanan Kürdistan gazetesi, Osmanlı topraklarında yayımlanamayacak kadar “sakıncalı” görüldüğü için sürgünde doğmuştur. Zaten sonraki süreçlerde yoğun baskıya maruz kalan gazete, yayınına İngiltere ve İsviçre gibi ülkelerde devam etmiştir. Sadece haber sunmakla kalmayan Kürdistan, Kürt dili, toplumu ve hakları hakkında yazılarla dönemin Osmanlı merkezli inkâr politikasına karşı ilk düşünsel direnişi örgütlemiştir.
Toplam 31 sayı yayımlanabilen gazete, sırasıyla Kahire, Cenevre, Londra ve Folkestone gibi merkezlerde çıkarılmış; baskıdan kurtulmak için sürekli yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Bu hareketlilik, Kürt basınının ilk direniş reflekslerinden biri olan “yer değiştirme” stratejisinin temelini atmıştır. Aynı zamanda bu stratejiyle birlikte Kürt basını, bütün baskılara rağmen ısrarlı bir biçimde yayıncılığı sürdürerek devamlılık sağlamanın ve tarihsel bir süreklilik oluşturmanın kararlılığını da ortaya koymuştur.
Kürdistan gazetesinin ardından, 20. yüzyıl başlarında yine diasporada yayımlanan Roja Kurd, Jîn, Bangî Kurdistan, Hetawî Kurd, Kurdistanî gibi süreli yayınlar, Kürt basın geleneğinin temellerini güçlendirmiştir. Bu yayınların ortak özelliği, Osmanlı ve sonrasında İran ile Irak gibi baskıcı siyasal rejimlerin düşünsel ve kültürel kısıtlamalarına karşı alternatif bir ifade alanı yaratma çabası içinde olan Kürt aydınlarının inisiyatifiyle sürgün koşullarında çıkarılmış olmalarıdır.

Cumhuriyet’in Kuruluşu ve Kürt Basınının Sessizliği

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türkiye’de yeni bir ulus inşası süreci başlatılmış, bu süreçte Kürt halkı sistematik inkâr ve asimilasyon politikalarına maruz kalmıştır. 1925’teki Şeyh Said İsyanı sonrasında çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu, yalnızca siyasi değil, kültürel ve basın-yayın alanındaki her türlü Kürtçe faaliyeti de hedef almıştır. Bu yıllarda Kürtçe yayımlanan gazete ve dergiler kapatılmış, Kürt kimliğini dile getiren her türlü ifade bastırılmıştır. Devletin resmi ideolojisi doğrultusunda Kürtçe konuşmak, yazmak ya da yayın yapmak yasaklanmış; Kürt basını sessizliğe mahkûm edilmiştir. Bu dönemde basın, doğrudan devletin kontrolü altına alınmış ve sansür olağan bir uygulama haline gelmiştir.

1930’lardan itibaren yaşanan Ağrı Ayaklanmaları ve 1937–38 Dersim Tertelesi gibi büyük devlet operasyonları, Kürt toplumuna yönelik fiziksel ve kültürel bastırmanın zirveye ulaştığı dönemler olmuştur. Bu süreçte Kürt halkının varlığı inkâr edilirken, aynı zamanda Kürt basınına dair her türlü faaliyet yasadışı ilan edilmiştir. Devletin ve ana akım medyanın söyleminde Kürtlük, “bölücülük” ve “gerilik” ile eş tutulmuş; Kürtlerin sesi duyulmaz kılınmıştır. Kamusal alanda Kürt kimliğine yer verilmediği gibi, bu kimliği dile getirmeye çalışan tüm girişimler tehdit olarak algılanmıştır. Böylece Kürt basını yalnızca fiziksel olarak değil, ideolojik olarak da yok sayılmıştır.

1946’da çok partili hayata geçişle birlikte Türkiye genelinde kısmi bir demokratikleşme yaşanmış olsa da, Kürt basını açısından bu dönem kayda değer bir açılım sunmamıştır. Demokrat Parti iktidarında Kürt bölgelerinden gelen ifade özgürlüğü talepleri bastırılmış; Kürtçe yayınlara dair yasaklar aynen devam etmiştir. Kürt aydınlarının çeşitli kültürel ve edebi dergi çıkarma girişimleri ise ya daha başlamadan engellenmiş ya da çok kısa süreli olmuştur. 1960 darbesi sonrası kabul edilen 1961 Anayasası’yla ifade özgürlüğü göreli olarak genişletilse de, bu kazanımlar Kürtler açısından sınırlı kalmıştır. Kürt aydınları sol-sosyalist yayınlar içerisinde kimlik ve tarih temelli üretimlerde bulunsa da, 49’lar Davası ve Doğu Mitingleri süreciyle birlikte Kürt basını yeniden baskı altına alınmış ve kriminalize edilmiştir.

1971 Askerî Muhtırası ile birlikte ifade özgürlüğü ciddi biçimde sınırlandırılmış ve Kürt basını yeni bir baskı dönemine girmiştir. Bu süreçte Kürt kimliğine dair herhangi bir ifadenin bile “bölücülük” kapsamında değerlendirilmesi, yayın organlarının kapatılmasına ya da yargılamalara konu olmasına yol açmıştır. “Kürdistan” gibi kavramların kullanılması büyük bir tehdit olarak görülmüş, Kürt sorununu dile getiren tüm yayınlar susturulmuştur. Buna karşılık, Kürt gençliği arasında daha radikal, Marksist-Leninist etkilerle şekillenen bir siyasal bilinç oluşmaya başlamıştır. Kürt sorunu artık yalnızca kültürel değil, aynı zamanda siyasal bir mesele olarak görülmüş; bu doğrultuda yeraltı basını ve devrimci örgütlerin yayınları aracılığıyla direniş sürdürülmüştür. PKK’nin kuruluşuna giden süreçte Kürt basını, tüm baskılara rağmen varlığını farklı mecralarda ve biçimlerde devam ettirmeye çalışmıştır.

PKK’nin Kuruluşu ve Kürt Basınının Yükselişi

PKK’nin 1978 yılında kurulmasıyla birlikte Kürt hareketi yeni bir siyasal kimlik kazanmış, bu kimlik Kürt basın-yayın faaliyetlerini de derinden etkilemiştir. PKK, Kürt meselesini yalnızca kültürel değil, aynı zamanda ulusal kurtuluş perspektifiyle ele alırken, bu anlayış doğrultusunda kendi medya ve iletişim araçlarını da oluşturmuştur. İlk olarak Serxwebûn gazetesi 1980 yılında yayın hayatına başlamış, PKK’nin ideolojik çizgisini ve Kürt halkının direnişini aktaran en önemli yayın organı olmuştur. Bu gazete, hem yurtiçinde hem yurtdışındaki Kürtler için bir direniş aracı olmuş; yıllarca yeraltı koşullarında yayımlanarak baskılara rağmen varlığını sürdürmüştür. 1980 askeri darbesi sonrası baskı ortamı daha da yoğunlaşırken, Kürt basını da ağır saldırılara maruz kalmıştır. 12 Eylül yakalanmalarından sonra birçok kişi cezaevine girmiş ve orada Şehid Mazlum Doğan öncülüğünde Hawar adında bir dergi çıkarılmıştır. Bu dergi, tamamen kalemle yazılmakta ve tüm nüshalar tek tek elle çoğaltılarak çoğu zaman hücreden hücreye gizlice dolaştırılmaktaydı. Büyük bir emek ve dirençle sürdürülen bu yayın faaliyeti, zindan koşullarında bile düşüncenin ve mücadele azminin nasıl yaşatıldığını göstermiştir. Bu gelenek hâlen cezaevlerinde devam etmekte, tutsaklar imkânsızlıklar içinde kalemle yazdıkları dergilerle direnişin ve özgür düşüncenin izini sürmeye devam etmektedir.

Tüm baskılara rağmen, 1990’lı yıllarda Kürt gazeteciliğinde önemli bir hareketlenme yaşanmıştır. 1992’de yayın hayatına başlayan Welat gazetesi ve sonrasında Özgür Gündem, Kürt halkının yaşadığı hak ihlallerini, faili meçhulleri, köy boşaltmalarını ve savaşın etkilerini kamuoyuna taşıyan güçlü yayın organları haline gelmiştir. Bu yayınlar birçok kez kapatılmış, çalışanları gözaltına alınmış ya da katledilmiştir. 1990’lar boyunca onlarca Kürt gazeteci katledilmiş, yüzlerce dava açılmış; ancak buna rağmen basın faaliyetleri farklı isimler ve yayınlar altında sürdürülebilmiştir (Yeni Ülke, Demokrasi, Özgür Ülke, Ülkede Gündem, Yeni Gündem gibi). Özgür Halk dergisi, Jina Serbilind ve Ciwan dergileriyle hem Avrupa’da hem de Türkiye’de yeni bir çığır açarak halen de yayın yapan ideolojik dergilerin ilham kaynağı olmuşlardır.

1995 yılında Londra merkezli olarak yayın hayatına başlayan MED TV, Kürtlerin ilk görsel medya organı olarak tarihî bir dönüm noktası olmuştur. Sürgünde kurulmuş olmasına rağmen, milyonlarca Kürt izleyiciye ulaşarak kültürel kimliğin, dilin ve toplumsal hafızanın yeniden inşasında önemli bir rol oynamıştır. Medya üzerindeki baskıların yoğun olduğu bir dönemde, MED TV hem haber hem de kültürel programlarla Kürt halkının sesi haline gelmiş, kısa sürede devletin hedefi olmuştur. Türkiye’nin uluslararası baskıları sonucunda yayın lisansı iptal edilse de, MED TV’nin açtığı yol daha sonra MEDYA TV, Roj TV ve günümüzdeki diğer Kürt televizyonlarına güçlü bir altyapı oluşturmuştur.

2000’li yıllarla birlikte Kürt basını dijital ortama geçiş yapmaya başlamış; bu durum, baskılara rağmen daha geniş kitlelere ulaşma imkânı sunmuştur. 2001 yılıyla birlikte Kürtler için genel bir radyo yayını başlamıştır. Mezopotamya adıyla yayına başlayan radyo, tüm Kürtlerin sesi olmaya devam etmektedir. Mezopotamya TV, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın önerisiyle açılmıştır. Bu kanal, tamamen kültürel içerikli bir yayın politikasına sahipti ve Kürt halkının dili, sanatı, edebiyatı ile tarihini ekranlara taşıyarak kültürel hafızanın korunmasına büyük katkı sunmuştur.
Özellikle Roj TV, 2004’te Danimarka merkezli olarak yayın yapmaya başlamış; Kürt sorunu, kültürü, dili ve siyaseti üzerine yayınlar yaparak hem Kürt diasporası hem de Türkiye’deki izleyiciler açısından önemli bir haber ve kültür kaynağı olmuştur. Ancak Türkiye’nin yoğun diplomatik baskıları sonucunda Roj TV de kapatılmıştır.
Bu süreçte Dicle Haber Ajansı (DİHA), ANF (Fırat Haber Ajansı), JINHA gibi ajanslar öne çıkmıştır. Özellikle kadın gazeteciliği, yerel habercilik ve savaş bölgesindeki gelişmeleri aktarma noktasında aktif roller üstlenmişlerdir. Ne var ki bu kurumların tamamı baskı, gözaltı ve sansürle karşılaşmıştır. Rojev, Azadiya Welat ve W dergisi ise internet üzerinden Kürtçe yayınlarını sürdürmüştür. Bu yayınlar, dijital alanda halkı güncel ve tarihsel konularda aydınlatmıştır.

Son yıllarda Kürt basını dijital medya araçlarını daha etkin kullanarak hem haber üretimini hem de toplumsal belleği güçlendirmeye çalışmaktadır. Mezopotamya Ajansı, Yeni Yaşam Gazetesi, Sterk TV ve Medya Haber gibi medya kuruluşları, Kürtçe ( tüm lehçeler) ve Türkçe haberlerle Kürt toplumunun sesini duyurmayı sürdürmektedir. Dijital platformlar, devlet baskısının etkisini kısmen aşmayı sağlasa da, internet sansürü, sosyal medya yasakları ve gazetecilere yönelik tutuklamalar halen ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Basın organlarının siteleri engellenmekte, gazeteciler hedef haline getirilmekte ve haber üretimi çeşitli yollardan kriminalize edilmektedir.

Tüm bu baskılara rağmen Kürt basını, hem Türkiye’de hem de diasporada, direniş kültürünün bir parçası olarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Yüz yılı aşan bir süredir sansürle, yasakla, sürgünle ve ölümle karşı karşıya kalan Kürt gazeteciliği, tüm bu engellere rağmen halkın sesi olmayı başarmıştır. Bugün dijital alanlar üzerinden sürdürülen bu mücadele, yalnızca bilgi aktarımı değil, aynı zamanda bir kimlik ve hafıza mücadelesidir. Kürt basını, geçmişten bugüne direnişin kalemle, kamera ile ve kelimeyle sürdürüldüğü bir alandır; susturulmak istendikçe daha da güçlenerek yoluna devam etmektedir.

Previous Post

Ali Bilen yazdı: Ateşkesler Kronolojisi

Next Post

PKK 12. Kongresi başarıyla yapıldı

Mersin Mercek

Mersin Mercek

Related Posts

Sonu Gelmemiş Roman: Fragman Bitti, Asıl Mücadele Yeni Başlıyor
Köşe Yazarları

Sonu Gelmemiş Roman: Fragman Bitti, Asıl Mücadele Yeni Başlıyor

15 Mayıs 2025
Mayıs: Hakikatin Ayı, Direnişin Zamanı
Köşe Yazarları

Mayıs: Hakikatin Ayı, Direnişin Zamanı

9 Mayıs 2025
Ali Bilen yazdı: Ateşkesler Kronolojisi
Köşe Yazarları

Ali Bilen yazdı: Ateşkesler Kronolojisi

15 Nisan 2025
Sedat Akbay yazdı: Yeni Çağ ve Çözüm Süreci
Köşe Yazarları

Sedat Akbay yazdı: Barışla yeni bir başlangıç

10 Mart 2025
Sedat Akbay yazdı: Yeni Çağ ve Çözüm Süreci
Köşe Yazarları

Sedat Akbay yazdı: Yeni Çağ ve Çözüm Süreci

28 Şubat 2025
Next Post
PKK 12. Kongresi başarıyla yapıldı

PKK 12. Kongresi başarıyla yapıldı

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

MersinMercek

Mersin'den Türkiye'ye bir soluk

Künye
Kuruluş: 20 Nisan 2021
Adres: Merkez / Mersin
Posta Kodu : 333100
Telefon/Phone: + 90 530 561 19 17

E-MAİL: mersinmercekk@gmail.com

İmtiyaz Sahibi: Cemil Uğur

© 2021 Mersin Mercek |Künye| Developed by Erdi Çalışkan

No Result
View All Result
  • Mersin
  • Kadın
  • Güncel
  • Politika
  • Ekonomi-Emek
  • Dünya
  • Kültür
  • İfade Özgürlüğü
  • İnsan Hakları
  • Yaşam-Sağlık
  • Spor
  • Ekoloji
  • Köşe Yazarları
  • Künye