Ülkenin son 20 yılına baktığımızda da, muhalif sanat ve sanatçılar, darbeler dönemini aratmayacak bir şekilde bu iktidarın hışmına uğradı durdu hep.
6 kere gidip 7 kere gelmişti… Bu duruma atfen, “Başbakan Hep Süleyman, Süleyman Hep Başbakan” adlı şarkı Fikret Kızılok tarafından yorumlanmıştı. O yıllarda Süleyman Demirel hep başbakan ve sonraki yıllarda reisicumhur…
1980 darbesini gerçekleştiren Kenan Evren’in iktidara geldiğinde Platon’un “Devlet” kitabını esas aldığını söylemesinin üzerine “Bir de kitap okuyor bakın şu çatlağa rap rap” yazılmıştır. ‘Bir koy üç al üçünü de beşlet” sözleri ise, Turgut Özal‘ın “Bir koyup üç alacağız.” sözlerini eleştirmek amacıyla yazılmış ve Moğollarla birlikte Cem Karaca tarafından yorumlanmıştı: Raptiye rap rap, zaptiye zap zap…
Şarkının “rap rap” kısımları 1980 darbesindeki ayak seslerine gönderme niteliğinde, şarkının “N’aber nitekim gene geldi şapka” kısmında dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e atıfta bulunuyor. O yıllarda da sırasıyla Turgut Özal, Süleyman Demirel önce hep başbakan ve sonralı Reisicumhurdular. Ve yine o yıllarda memur ve işçi mitinglerinin en meşhur sloganıydı: “Çankaya’ nın Şişmanı İşçi Düşmanı” Özal’ da, Demirel’ de şişmanlık konusunda birbiriyle yarış içerisindeydi. Neticede her ikisi de “Çankaya’ nın Şişmanı”ydılar.
Ve yine o yıllarda, dönemin karikatür dergileri “Fırt, Çarçaf, Gırgır, Avni”, o’ günün koşullarında başbakanları, siyasi parti liderlerini, reisicumhurları, milletvekillerini çok rahat karikatürize edebiliyorlardı. Darbeci Kenan ve şürekası bile karikatürize ediliyordu. Eleştirel yazılar da cabası… Daha öncesini saymıyorum… Mesela Ali Avaz, Aşık Mahsuni, Gülabi, İhsani gibi sanatçıları…
Son 20 yılda nereden nereye geldik!
Sanatçıların sanat yoluyla acımazca eleştirdikleri o dönemlerde, iktidar demeyeyim, ama hükümet mensuplarının, siyasetçilerinin, sanat ve sanatçılara yönelik linçe varan saldırılarına hiç bu kadar mazhar olmamıştım.
Elbette ki, ana ve ara darbeleri ayırıyorum. Çünkü Ana ve ara darbelerde yüzlerce muhalif sanat ve sanatçıları darbecilerin hışmına uğramış, kimi uzun yıllar hapis yatmış, kimileri de yurt dışına siyasi mülteci olarak sığınmışlardır.
“Kelleyi son anda kurtaran” Sezen Aksu’ dan sonra, Tarkan’ ın yıllar önce söylediği “Cumba Cumba” şarkısından, darbe iması çıkartmaya çalışan anlayış, bu kez de Tarkan’ ın “Geççeek, Geççek” şarkısı üzerinden kızıl kıyamet kopartıldı iktidar trolleri/kalemşörleri tarafından.
“Geççek, Geççek”, de ama nasıl geççek?
Bu konuyu başka bir yazıda değineceğim. Dediğim gibi… Ülkenin son 20 yılına baktığımızda da… Muhalif sanat ve sanatçılar, darbeler dönemini aratmayacak bir şekilde bu iktidarın hep hışmına uğradı durdu.
Tabi ki başta HDP olmak üzere, Sol/sosyalist partiler, İHD, TİHV. Tabipler Odası, Barolar, KESK ve DİSK olmak üzere ciddi emek örgütleri, kadın yapıları, çevreciler, barolar, nükleer karşıtı platformlar olmak üzere tüm muhalif yapılar bu linç kampanyasından azade tutulmadılar.
Neticede hepsi; demokrasi, emek, barış, adalet, çevre mücadelesi verenler olarak aynı gemideydiler ve yok olmalıydılar. Ve son söz olarak: Bilim ve sanat insanına saldıran bir toplumun geleceği de saldırı tehdidi altındadır. En güçlü muhalif güç; sanat ve sanatçılardır. Bu durum dünyanın bütün ülkelerinde böyledir.