Oysa, bu kadim topraklar kimlere ev sahipliği yapmadı ki, kimleri bağrına basmadı ki!
Sadece insanları mı?
Rengarenk çiçeklerle bezenmiş ovaları, dağları, gürül gürül özgürce akan nehirleri, derelerini.
Kimleri kucaklamadı ki…
Doğayı, toprak anayı…
Kanat çırpan kuşları, rengarenk kelebekleri, börtü böcekleri; nergisi, laleyi, sümbülü, “seviyor-sevmiyor” diye fal açtığımız papatyaları…
Dağalar da gezen maralları, karacaları…
Çingenelerin yaşamına tanıklık yapan kınalı keklikleri…
Geçmişten günümüze kimlere ev sahipliği yapmadı ki bu güzelim coğrafya…
Sümerlerden, Asurlular’ dan, Babillerden, Perslerden, Metlerden, Keldanilerden, Ezidilerden, ta Süryanilere…
Kürtlerder, Çerkeslerden, Araplardar, Lazlardan, Rumlardan, Ermenilerden, ta Türklere kadar…
Bu kadim coğrafya hepsini bağrına bastı, kucakladı; her kes birbirini çok sevdi.
Ancak, bu “coğrafya” bir tek “barış’ı sevmedi, sevemedi…
Bir tek “barış” ı kucaklayamadı asırlardır.
Sürekli savaş, çatışma, kan, ölüm, gözyaşı, acı bu coğrafyadan eksik olmadı.
Birileri sürekli savaş derken, birileri de inadına barış dedi inadına inadına.
Evet…
Onların da hayalleri vardı, tıpkı Suruç’ da katledilen “33 Düş Yolcusu” gibi…
Onlarda, 09 Ekim’ i 10 Ekim’ e bağlayan gece düşmüşlerdi barış için yollara…
Yurdun dört bir yanından, oluk oluk akıyorlardı barış yürekli insanlar, “savaşın kalbi” Ankara’ya…
Kim bilir, belki de, “barış” gelir diye, barışa hasret bu topraklara…
Düşleri vardı, sözleri vardı, barış içinde bir ülke armağan edeceklerdi kendi çocuklarına, torunlarına…
Barış türküleri, şarkıları hep birlikte söyleniyordu hep bir ağızdan…
Barış için tek yürek olmuşlardı savaş baronlarına, savaştan nemalananlara…
Halaylar çekiliyordu kardeşçe kol kola…
Yerli savaş baronları, ölüm tacirleri boş durmuyordu.
Tarih: 10/10/2015…
Yer: Ankara Tren Gar’ı…
Saat: 10.04…
Yine hava kasvetli…
“Can garip, can suskun, canlar paramparça”, bu kez oluk oluk kan akıyordu Ankara’ da, Gar Meydanında…
Yine barışa saldırmışlardı, barışa düşman caniler…
Sonuç: 103 barış güvercini can, yüzlerce yaralı…
103 kişi arasında onlarda vardı!
Mersin Üniversitesinde öğrenci olan ve o gün bizimle aynı arabada barışa yolculuk yapan barış güvercinleri Şebnem Yurtman, Elif Kanlıoğlu, Ali Deniz Uzatmaz’ ın, yolculuk sırasında söyledikleri türküler kulağımdan, o sevgi dolu, umut dolu gencecik yüzleri gözlerimin önünden gitmiyor.
O da babasıyla gelmişti barışı haykırmaya… Küçücük bedeninde kocam yürek taşıyordu Veysel, ona da kıydılar alçaklar,
Kocaman yürekli çocuklar ışıklar içinde uyuyun.
Sözümüz söz…
Bu topraklarda düşler gerçek olacak, bir gün mutlaka, ama mutlaka barış hakim olacak bu topraklarda.
Yaşar Kemal’ in dediği gibi: “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.”
Anılarına, mücadelelerine özlem, saygıyla…
10 Ekim şehitleri ölümsüzdür.
İsmail Hakkı Şimşek