
Evet, cumhuriyetin ilan edilmesinin 99.yılındayız. Kutlamak isteyenler isteği gibi kutlar elbette.
Ancak, ben olaya bir de başka cepheden ele alacağım, geçmişte de yaptığım gibi, yani aysbergin görünmeyen yüzünden.
İkinci yüz yılına adım atarken, kuruluşundan beri egemenlerin, hakim sınıfların, yani her renkten burjuvazinin, her telden derin yapıların elindeki cumhuriyet, bugün, en kaygı verici sürecindedir. Ve yarını karanlık görünen, neye varacağı bilinmeyen, nereye ulaşacağının endişeyle izlendiği bir sürecin içinde yönünü bulmaya çabalıyor.
Bu yüzden kafamda şu soru hep vardı: İmparatorluktan cumhuriyete geçiş ile rejimsel değişime gidilmesinde gerçekten bir devrim mi esas alındı? Asıl niyet neydi?
Cumhuriyet ilanı, bir toplumsal aydınlanma, demokratik bir ülke inşa etmek mi, yoksa teklik üzerine dayalı bir ulus mu inşa etmek miydi?
Cumhuriyetler rejiminin başlangıcı, fikri bilindiği üzere 1789 Fransız ihtilalinin bir sonucu olarak 1792’ de monarşiye karşı ilan edilmişti. Cumhuriyet, geniş halk kitlerinin yoğun bir talebi ve mücadelesi ile birlikte gerçekleşmiştir.
Fransız halkı bununla yetinmeyip, mücadeleli daha da ileriye taşımıştır. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak adına, 1871’ de ki Paris Komünü buna en iyi örnektir.
Yani, cumhuriyete geçişte ve cumhuriyeti taçlandırmakta Fransız halkının büyük çabası, bedeli ve arzusu vardır.
Bizim cumhuriyetin ilanına bakacak olursak; emperyal işgalin püskürtülmesinden sonra ilan edilen cumhuriyet rejiminin arkasında halk mücadelesi yoktur. Hatta büyük çoğunluk saltanatın devamından yanadır. Yani, imparatorluktan cumhuriyete geçmek için bir halk mücadelesi olmamıştır. Olmayınca da, cumhur pay pas edilerek, ilan edilen cumhuriyet rejimi egemenlerin, hakim sınıfların ellerine teslim edilmiştir. Hiçbir zaman, demokrasi ve temel hak ve özgürlükler gibi kavramlar hakim sınıflar tarafından dillendirilmemiştir, adata büyüm bin titizlikle gizlenmiştir.
Zaman zaman, geniş halk kitlelerinin bu arzusu ortaya çıktığında da, ara ve ana askeri darbelerle bu arzuları hep engellenmiştir.
Bu yüzden, sadece “cumhuriyet” kavramı ile mutlu olan, bununla oyalanan geniş kitleler yaratılmıştır.
Oysa, cumhuriyet kavramı bir yaftadır. İçini neyle doldurursanız, toplumsal yaşam ve devletin işleyiş biçimi buna göre şekillenir. Demokratik yaşamı esas almayan Muz Cumhuriyeti ülkeler buna en iyi örnektir.
99.yıllık cumhuriyetimizde de, cumhuriyet adına, hakim sınıfların bu ülkede yaptıkları, yaşattıkları kirli, karanlık olayların bir kronolojik sıralamasını yazmayacağım. Yapılanlara karşı bilerek Üç Maymunları oynayarak, elbette hakim sınıflar adına kavramsal olarak, cumhuriyeti öve öve bitiremeyenler hep vardı ve hep te olacaklar.
Dünden bugüne baktığımızda; resmi, gayrı resmi vaatler, nutuklar hep aynı nakarat…
Ve yine, bunları bir asırdır alkışlayan batı yakasında değişen bir şey yok.
Gittikçe karanlığa doğru, zulmün ta ortasına savrulduğumuz bir zaman diliminde şakşaklar, sahte, yapmacık, söylemler, kutlamalar…
Ben bıktım, gına geldi!
Meselenin asıl sırrı ne?
Söyleyeyim…
İster katılın, ister katılmayın.
Bu benim hayalim ve arzum.
Bu meselenin sırrı, toplumsal kurtuluşun reçetesi cumhuriyetin demokratikleşmesinde yatıyor.
O zaman gelin hep birlikte güçlü bir şekilde hayallerimizi sloganlaştıralım güzel bir gelecek adına…
Cumhur ve cumhuriyet adına:
Yaşasın her alanda temel hak ve özgürlükler!
Yaşasın adaletin, hukukun üstünlüğü!
Yaşasın sanatçıların konserlerinin yasaklanmadığı, kimsenin siyasal mücadelesinden dolayı tutuklanmadığı toplumsal bir yaşam!
Yaşasın basının, sanatın ve ifade özgürlüğünün olduğu çağdaş, demokratik, gerçekten laik bir ülke!
Herkesin dilini, kültürünü, inancını, yaşamını özgürce kullandığı bir ülke!
Yaşasın emeğin hakkının çalınmadığı bir ülke!
Yaşasın bilim insanlarının gazetecilerin değerleştiği, tutuklanmadıkları bir ülke!
Yaşasın doğanın talan, çevrenin tahrip edilmediği bir ülke!
Yaşasın sonsuza kadar barışa dört elle sarılan bir toplum ütopyamız!
Yaşasın Demokratik Cumhuriyet!
Demokrasiyle taçlandırılan bir cumhuriyet hayalimizin gerçekleşmesi dileğiyle, yaşasın ortak halk mücadelemiz!







Teşekkürler Salih hocam. Selam saygıyla….