MERSİN MERCEK – İHD Mersin Şubesi Cezaevi Komisyonu, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin açıklama yaptı.
İHD Mersin Şubesi de, cezaevlerinde artan hak ihlallerine ilişkin dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Mimoza Kadın Derneği ve ÖHD’nin katıldığı açıklamada İHD Mersin Şubesi Cezaevi Komisyon üyesi Bekir Sıtkı Keseci konuştu. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine değinen Keseci, “İnsan Hakları Derneği olarak hapishanelerde yaşanan işkence ve kötü muamele uygulamalarına son verilmesini, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden görevliler hakkında şeffaf soruşturma süreçlerinin yürütülmesini ve cezasızlık politikasından vazgeçilmesini, Ceza İnfaz Kurumlarının sivil toplum örgütleri ve ilgili meslek örgütlerinin denetimine açılmasını talep ederiz“ dedi.
“İnsan onuruna yakışır bir şekilde…”
Dernekleri tarafından tespit edilebildiği kadarıyla 2021 yılı içinde 52 mahpus yaşamını yitirdiği ve bu mahpuslardan 13’ünün intihar ettiği iddia edildiği, 5 mahpusun ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiği ve bir mahpusun da ölüm nedeni açıklanmadığını ifade eden Keseci, “2022 yılı başından bugüne kadar ise Türkiye’nin çeşitli hapishanelerinde 35 mahpus yaşamını yitirmiş, bunlardan 5 mahpusun intihar ettiği iddia edilmiş, 12 mahpus ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Hapishanelerde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren mahpuslardan Kadir Aktar, olay tarihinde 17 yaşında olup, Maltepe Kapalı Hapishanesinden tahliye edildikten 2 gün sonra gözaltına alınıp tekrardan tutuklanmış ve tutuklanması akabinde cezaevinde ölü olarak bulunmuştur. Kandıra Kapalı Hapishanesinde tutulan Garibe Gezer yaşamını yitirmeden önce infaz koruma memurları tarafından cinsel şiddet gördüğüne dair şikayet dilekçesi vermiş olmasına rağmen şiddet iddialarına ilişkin yetkili makamlar tarafından etkili bir soruşturma yapılmamış ve 09.12.2021 tarihinde tutulduğu hücresinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Yine Vedat Erkmen isimli mahpus, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Ceza ve İnfaz Kurumunda, Yılmaz Ekinci isimli mahpus Aydın E Tipi Ceza ve İnfaz Kurumunda, Şervan Can Güder Van F Tipi Ceza İnfaz Kurumunda, Sezer Alan ve Sinan Kaya isimli mahpuslar da Iğdır S Tipi Ceza İnfaz Kurumunda ve daha birçok mahpus çeşitli Ceza İnfaz Kurumlarında şüpheli bir şekilde yaşamlarını yitirmişlerdir. Hapishanelerde yaşanan tüm bu ölümlerin önlenebilir ölümler olduğunu açıktır. Mahpusların yaşam hakkının korunması yükümlülüğünün kendilerini denetim altında tutan kamu idaresinin sorumluluğunda olduğu bir kez daha hatırlatarak bu yükümlülüğün insan onuruna yakışır bir şekilde yerine getirilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Çağrı
Keseci son olarak şöyle konuştu: “Derneğimiz Türkiye Hapishanelerinden mahpusların yaşamış olduğu işkence ve kötü muamelelerle ilgili çok sayıda başvurular almaktadır. Mahpuslar, hapishanelerde yaşadıkları işkence ve kötü muamelelere dönük şikayet dilekçelerinin işleme konulmadığını, bu olayları anlattıkları mektuplarının da ilgililerine gönderilmediğini kurumumuza yapmış oldukları başvurularda dile getirmişleridir. Mahpus ve mahpus yakınları tarafından yapılan bu başvurulara karşı geliştirdiğimiz birçok girişime rağmen bu uygulamalar artarak devam etmektedir. Kamuoyuna son zamanlarda yansıyan örneklerden biri olarak Adana Kürkçüler E Tipi Kapalı Cezaevindeki adli tutuklu Şehmuz Emen, 22 Şubat 2022 infaz koruma memurları tarafından yapılan sayım sırasında, hastane sevki talebinin akıbetini sorduğu için ağır bir işkenceye maruz bırakılmıştır. Söz konusu anlar kurum kamera kayıtlarına da yansımış olup olay sonrasında sadece 2 infaz koruma memuruna ‘basit yaralama’ suçunu işledikleri iddiası ile kamu davası açılmıştır. Hapishanelerde mahpusların tabi tutulduğu işkence uygulamalarının son bulması için yapılan tüm girişimlere rağmen siyasi iktidar ve yargı makamları tarafından bu vakaların üzerlerinin örtülmesi için çaba gösterilmiş, etkin soruşturmalar yürütülmemiş ve cezasızlık politikası egemen kılınmaya çalışılmıştır. İşkence ve kötü muamele örneklerinin yaşanması sonrasında mahpuslar, yakınları ve hak kurumları tarafından bu uygulamalara karşın hukuk mücadelesi yürütülerek faillerin yargılanması istenmişse de, yetkili mercilerin olumsuz tavırları, suç failleri olan kamu görevlilerini aklama, bu mümkün değilse kanunda belirtilen en hafif cezayı gerektiren suç tipi ile yargılama konusundaki tavırları benzer vakaların tekrar etmesine neden olmaktadır. İnsan Hakları Derneği olarak hapishanelerde yaşanan işkence ve kötü muamele uygulamalarına son verilmesini, işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden görevliler hakkında şeffaf soruşturma süreçlerinin yürütülmesini ve cezasızlık politikasından vazgeçilmesini, Ceza İnfaz Kurumlarının sivil toplum örgütleri ve ilgili meslek örgütlerinin denetimine açılmasını talep ederiz.”