Türkiye genelinde milyonlarca çalışanı ilgilendiren 2023 asgari ücret tutarı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in öncülüğünde Asgari Ücret Komisyonunda geçen hafta görüşülmüştü. Komisyonda yer alan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ) “Asgari ücrette 7 bin 785 TL kırmızı çizgimizdir” açıklamasını Tanık Haber’e değerlendiren Devrimci İşçi Sendikası’na (DİSK) Bağlı Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçiyi temsilen kimsenin olmadığını söyledi. Göksoy, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda tabanın, işçi sınıfının genel anlamı ile iradesi olmadığından dert yanarak, “Burada adaletsizlik var, İşçi sınıfının sesinin duymama var. Bu sebeple komisyondan çok da doğru bir sonuç çıkacağına inanmıyoruz. En düşük asgari ücret 13 bin 200 TL olmalıdır” diye konuştu.
“ASGARİ ÜCRET EN DÜŞÜK ÜCRETTİR, NORMALLEŞTİRİLEMEZ”
Başkan Göksoy, Dünya’da asgari ücret denildiği zaman akla ilk gelen şeyin en düşük ücret olduğunu belirterek, “Asgari ücret en az ücrettir. Fabrikalardan küçük işletmelere kadar bütün işyerlerinde belirtilen ölçüt budur. Hiç kimse asgari ücretin altında maaş belirleyemez. Şimdi asgari ücret dünya çapında en az ücret olduğu için, çalışan sayısında da en az ücreti alan yüzde 4’lük, yüzde 5’lik bir rakam olur. Ama bizim ülkemizde asgari ücretli çalışan yüzde 50’leri geçmiştir. Demek ki bizim ülkemizde asgari ücret normalleştirilen bir ücrete dönüştü. Bizim bir diğer çekincemizde budur. Asgari ücreti artık Türkiye’de normalleştirmeleridir. İnsanlar asgari ücretin normal bir ücretmiş gibi olmasını kabul etmek zorunda bırakılıyor. Bu ülkenin yüzde 50’si asgari ücretle çalışmak için torpil ile iş arıyor” ifadelerini kullandı.
“BİZ ALDANMIYORUZ, ALDANMAYACAĞIZ”
Türkiye’de açlık sınırının, yoksulluk sınırının ve asgari ücretin belli olduğunu vurgulayan Kemal Göksoy, “Bu üçü arasında da ciddi bir çelişki var. Bu çelişiklerden birincisi, asgari ücret en az ücret dediğimiz bir yerde açlık sınırı asgari ücretin üzerindedir. Yani TÜRK-İŞ’in dahi yapmış olduğu bir araştırmada açlık sınırı, eylül ayı itibari ile 7 bin 245 TL iken, bu ülkeyi yönetenler asgari ücreti, 5 bin 500 yaptılar diye çok büyük şovlar yaptılar. Bu şovların arkasında, ‘Biz işçiyi enflasyona ezdirmedik, biz işçiye hakkını verdik’ diye büyük şovlar yaptılar. Oysa 5 bin 500 TL asgari ücretin belirlendiği bir ülkede, açlık sınırı 7 bin 245 iken pek bir değeri kıymeti kalmadı. Türkiye gerçekliğinde görmezden gelinme durumu söz konusudur. Toplumu, işçi sınıfını, çalışanı, üreteni, emekçiyi bir taraftan aldatma var. Biz aldanmıyoruz, aldanmayacağız çünkü gerçekler ortada” açıklamalarında bulundu.
“Bir AİLENİN EVİNE 26 BİN 400 LİRA GİRİYORSA, O AİLE YOKSULDUR”
Yoksulluk sınırına dikkat çeken Göksoy, “26 bin 400 küsur yoksulluk sınırı var, bu TÜİK, TÜRKİŞ’in, resmi piyasa araştırmasına göre yapmış oldukları, bir araştırma sonucundan çıkan rakamdır. 26 bin 400 küsur yoksulluk sınırı ne demektir. Diyor ki eğer 4 nüfuslu bir ailenin evine bu para giriyorsa bu aile yoksuldur. Yaşam standartları düşüktür. Bu ailenin evine 26 bin 400 lira giriyorsa ki eğer, bu aile tiyatrodan, sinemadan, sosyal etkinliklerden piknikten mahrumdur. Sadece temel zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak bir ücrettir. Şimdi bu çelişkinin olduğu bir yerde biz neyi sorguluyoruz, asgari ücret ne kadar olsun. DİSK’in genel başkanı açıklama yaptı ve bu basın açıklamasında dedi ki; ‘Asgari ücret 13 bin 200 TL olmalıdır’ dedi” şeklinde konuştu.
“ASGARİ ÜCRET 13 BİN 200 TL OLMALIDIR”
“Yoksulluk sınırı 26 bin 400 küsur ise her evde 2 kişinin çalıştığını düşünelim” diye konuşan Göksoy, Türkiye’de böyle bir gerçekliliğin olmadığını. 4 nüfuslu aileden en fazla 1 kişinin çalıştığını savunarak, “Yoksulluk sınırı 26 bin TL ise 4 nüfuslu aileden 2 kişi de çalışıyorsa en az ücret 13 bin 200 TL olmalıdır. Hiç değil ise yoksulluk sınırı ile denk olsun bunu söylemek dahi utanç verici ama Türkiye’nin geldiği durum maalesef ki budur. Yani bu çok uçuk, kaçık hesapsız bir şey değil, TÜRKİŞ’in yapmış olduğu açıklamada ne diyor işte bizim kırmızıçizgimiz asgari ücrette, 7 bin 800 TL’dir. Gerçekçi davrandığını söylüyor ama işin gerçeği o eğil budur. Türkiye’de yaşam koşulları bellidir, geçim koşulları bellidir, hayatını idame ettirebilme koşulları bellidir. O koşullara uygunda DİSK genel başkanının yaptığı açıklama bizim açıklamamızdır, bağlayıcıdır, gerçek olan budur. Arkasındayız evet en düşük asgari ücret 13 bin 200 TL olmalıdır” ifadelerine yer verdi.
“ENFLASYON DURDURULMAZ İSE ASGARİ ÜCRETE YAPACAKLARI ZAMLAR DEĞERSİZ KALACAK”
Asgari ücrete yapılan zamlar ile sınırlı kalınmamasına dikkat çeken Göksoy vergi yüklerinin de azaltılması konusuna değinerek, “Yani az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bugün asgari ücret ile çalışan işçi, emekçi, holdinglerden ve şirketlerden daha fazla vergi ödüyor. Herkes kazancına göre vergi ödemelidir. Öncelikle bu adaletsizliğin ortadan kalkması lazım, bu adaletsizlik ortadan kalkmaz ise işçi sınıfı daha fazla ezilmeye yok sayılmaya hakları gasp edilmeye sömürülmeye mahkum hale gelecektir. Türkiye’de yaşanılır bir ücretin olması lazım. Eğer Türkiye’de enflasyon durdurulmaz ise üretime dayalı bir politika geliştirilmez ise Türkiye her geçen gün karanlığa sürüklenecektir. Biz yapılan zamlara, vergiden tutun da gıdaya, akaryakıta, iletişimden elektriğe doğalgaza, bunlara yönelik yapılan zamların durdurulmadığı ve dondurulmadığı sürece asgari ücrete yapılan zamanların bir kıymeti olmayacaktır. Sen asgari ücreti 13 bin TL yaptın yarın ekmeği 10 TL yaparsan bunun bir kıymeti olmayacak. Bu zamların devam ettiği bir ortamda asgari ücrete yapacakları zamlar değersiz kalacak” dedi.
“AKP 20 YILDA TÜRKİYE’Yİ BATAKLIĞA SÜRÜKLEDİ”
Göksoy, 20 yıldır Türkiye’yi yöneten AKP Hükümeti’nin Türkiye’yi, Türkiye işçi sınıfını karambole sürüklediğini iddia ederek, şunları söyledi: “Türkiye bataklığa sürüklemiştir. Yapmış olduğu politikalar ile üretimden düşürmek ile toplumu işsizliğe yoksulluğa mahkum etmiştir. Türkiye’nin zenginlik kaynakları var bunlar, yer altı kaynakları yer sütü kaynakları, 3 tarafı denizler ile çevrili bir ülkede yaşıyoruz ve bu ülkede liman işletmeleri var balıkçılık, tarım, sanayi var her şey mevcut olan Türkiye’de, böyle bir yoksul yaşamı hak etmiyoruz. Buradaki zihniyetin anlayışın değişmesi lazım üretime dayalı bir politikanın olması gerekiyor. İşçi sınıfının hak ettiği insanca yaşanabilir bir ücretin ve insanca yaşanabilir bir ortamın sağlanabilmesi lazım. Çünkü Türkiye’nin dünyaya erişimi işçi sınıfının üzerinden geçiyor. Biz DİSK olarak şunu söylüyoruz, Türkiye üretim ile emek ile büyüyor, biz emeğin Türkiye’si hep birlikte kuracağız. Ve emeğin Türkiye’sine sahip çıkacağız.”
Kaynak: Tanık Haber