Çukurova TUAY-DER de cezaevlerinde yaşamını yitiren hasta tutuklular ile ilgili açıklama yaptı. Derneğin şube binasında yapılan açıklamada “Zindan dirençileri ölümsüzdür” pankartı açıldı. Burada konuşan dernek yöneticisi Ergin Altuntaş, hasta tutukluların biran önce serbest bırakılması iççin çağırıda bulundu.
“Tecrit sistemi, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarına dayatılan ve topluma hâkim kılınmaya çalışılan sistemin bir parçasıdır ve en çok da cezaevlerinde varlığını hissettirmektedir. Tecrit politikasının cezaevlerine baskısı öyle bir hale geldi ki hasta tutsakların birer birer tabutu çıkıyor cezaevlerinden. Tek kişilik hücrelere konulmaları, süngerli oda uygulamaları, cezaevi görevlilerinin uyguladığı kötü muamele, yiyecek miktarının azlığı, yemeklerin hijyenik olmayışı, disiplin cezalarının keyfi bir biçimde uygulanması, mektupların tutsaklara ulaştırılmaması, kalabalık koğuşlar, hasta tutsakların tedavi süreçlerinin aksatılması, kelepçeli muayene dayatması, ilaçların verilmemesi, kitap ve yayınların verilmemesi ve toplatılması, sohbet hakkı, spor ve kültürel faaliyetlerin kısıtlanması, kaloriferlerin yanmaması, anneleri ile birlikte cezaevinde kalan çocukların ihtiyaçlarının gözetilmemesi, ziyaretçilere yönelik onur kırıcı muameleler ve ziyaret hakkının engellenmesi, çıplak arama uygulamaları, mahrem alanlara kameralar konulması, havalandırma boşluklarının tel örgülerle çevrilmesi vaka-i adiyeden sayılıyor artık. En yakıcı olanı ise ağır hasta tutsaklara, tedavilerini engellemek, tek başına hücrede tutmak ve tahliyesini engellemek suretiyle uygulanan sistematik işkencedir. Her yıl onlarca ağır hasta tutsak tedavi edilmediği ya da tahliye edilmediği için yaşamını yitiriyor ve cezaevleri ölümevlerine dönüşmüş durumda.”
HASTA TUTUKLULAR YAŞAMINI YİTİRİYOR
“Henüz bugün cezaevlerinden acı haberler aldık. Hastalıklarından dolayı defalarca tahliyesi için başvuru yapılan ağır hasta tutsak Halil Güneş ve tutukluluğuna defalarca itiraz edilen ağır hasta tutuklu Abdülrezzak Şuyur, yaşamını yitirdi. Geçen hafta işkenceye ve cinsel tacize uğrayan hukuksuz şekilde tek başına hücrede tutulan Garibe Gezer şüpheli şekilde yaşamını yitirmişti. Efrînli hasta tutsak Bangin Muhammed İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşamını yitirmesi üzerinden henüz bir ay geçmedi. İzmir Aliağa Şakran T Tipi Cezaevi’nde tutulan 56 yaşındaki ağır hasta tutuklu Abdülrezzak Şuyur’a 3 ay önce kanser teşhisi konuldu. Ayrıca astım hastası da olan Şuyur’un, kanser teşhisinden sonra tedavisi yapılmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuran Şuyur hakkında, AİHM 2006 yılında birçok yönden hak ihlali kararı vermişti. Hastalığına rağmen tedavisi yapılmadı ve tahliye edilmedi. Ağır hastalığına ve tüm çağrılara rağmen tahliye edilmeyen Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halil Güneş, uzun zamandır akciğer ve kemik kanseri hastalığıyla mücadele ediyordu. Gözaltındayken gördüğü işkenceler sonucu sağlığını yitirmiş, cezaevlerinde tedavisinin engellenmesi, beslenme ve barınma koşullarıyla rahatsızlıkları zamanla daha da artmıştı. Kemik kanseri, ileri derecede Koah, uyku apnesi, iki gözde Glokam hastalığı, böbrek taşı hastalıklarında sadece bir kısmı olmasına rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK) 29 Ocak 2014 tarihinde yeni bir rapor hazırlayarak Güneş’in tek başına hayatını idame edebileceği ve hapiste kalabileceği sonucuna varmış, serbest kalması engellenmişti.”
İKTİDARA ÇAĞIRI
“Son bir ay içinde yaşamını yitiren dört mahpus da insan onuruna aykırı şekilde uzun süredir tek başına tutuluyordu. Türlü işkencelere maruz bırakılan Garibe Gezer’in Sesimi Duyun çığlığı duyulmadı, diğer tutsaklar ise ölüme terk edildi. İşte bunlar Türkiyenin utanç tablosudur. Toki gibi cezaevlerinin yükselmesi, içine muhaliflerin doluşturulması, hak ihlalleri ile gündemden düşmemesi, tutsakların açlığa yatırdıkları bedenleriyle kanunları, hukukun uygulanmasını ülkeyi yönetenlere hatırlatması ve birer birer cezaevinden çıkan tabutlar. Biz buradan iktidarı cezaevlerinde işkence ve kötü muamelenin önüne geçilmesi, keyfi yasakların durdurulması, hasta tutsakların sağlığa erişim hakkının insan onuruna yakışır bir hale getirilmesi ve ağır hasta tutsakların durumuna ilişkin çözüm sağlanması amacıyla bir an önce girişimlerde bulunmaya davet ediyor ve bu sorunların sonuna kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz. Ayrıca STK, ilgili kuruluşlar ve halkımıza cezaevinde yaşanan zulme duyarlılık, yakınları cezaevinde yaşamını yitirmesin diye Van ve Amed Barosunda adalet nöbeti tutan hasta tutsak yakınlarının yanında olma çağrısında bulunuyoruz.”