MERSİN MERCEK – İHD Mersin Şubesi üyeleri, Mart ayında yaşanan katliamlar hakkında açıklama yaparak, Türkiye’nin cezasızlık politikalarına son vermesi gerektiği çağrısında bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi, 12 Mart Darbesi, İstanbul Üniversitesi öğrencilerine yönelik katliam, Gazi Olayları ve Halepçe Katliamı ile ilgili Özgür Çocuk Parkı’nsa basın açıklaması gerçekleştirdi. “Mart ayı katliamlarını unutmayacağız, unutturmayacağız” pankartının açıldığı açıklamaya Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri destek verdi.
12 Mart ve İstanbul Üniversitesi Katliamı hakkında açıklama yapan İHD Yönetim Kurulu üyesi Bekir Sıtkı Keçeci, 12 Mart 1971 askeri darbesinin, egemenlerin yönetememe krizine bulduğu ‘’muhtıra’’lı çözüm olduğunu söyledi. İşçi ve emekçilerin, tarım üreticilerinin hak alma mücadelelerini yükselttiği; genel grevlerin ve fabrika işgallerinin örgütlendiği, toprak işgalleri ve kitlesel mitinglerin yapıldığı; öğretim görevlileri, öğretmenler ve öğrencilerin özlük ve demokratik hakları için üniversitelerde, okullarda fiili direnişler yaptığı bu süreçte, sadece ekonomik-demokratik ve özlük haklar mücadelesi değil, aynı zamanda anti-emperyalist mücadelenin de yeşerdiğini ve yöneticileri rahatsız ettiğini belirten Keçeci, “Emperyalist güçler ve onun yerli işbirlikçileri, yükselen bu halk muhalefetini bastırmak için, 12 Mart 1971’de bir ‘askeri muhtıra’ vererek, hükümeti istifa ettirmiştir. Hemen akabinde, kukla bir hükümet kurdurarak, anayasayı kısmen rafa kaldırmış ve her türden grev, gösteri, miting vb. Demokratik hakların kullanılmasını yasaklamıştır. Artık asker postalı her yerde egemendir ve yönetememe krizini baskıyla, zulümle aşmak, tek hedeftir” dedi.
“İÜ katliamında 7 öğrenci katledildi”
12 Mart muhtırası döneminin, yaşam hakkı başta olmak üzere bir çok insan hakkı ihlalinin yaşandığı kara bir leke olarak toplumsal belleğe kazındığını aktaran Keçeci, “Yine bu ayda, 16 mart 1978’de İstanbul Üniversitesi (İÜ) katliamı gerçekleştirilmiştir. Okul çıkışında güvenlik güçlerince korunması gereken İÜ öğrencileri, toplu olarak okuldan çıktıkları anda, Eczacılık Fakültesi önünde, Ülkü Ocakları mensubu paramiliter güçlerin bombalı ve tabancalı saldırısına maruz kalmış ve koruma görevi yapması gereken polisler, olay anında hiçbir müdahalede bulunmamışlardır. Katliamda 7 öğrenci katledilmiş, 41 öğrenci de yaralanmıştır” şeklinde konuştu.
“Alevi yurttaşlar kahvehanelerde tarandı”
Gazi olayları hakkında açıklama yapan İHD Yönetim Kurulu üyesi Fatma Sarıyaroğlu ise “Failleri açık, gecesi zifir karanlık olan 12 Mart 1995’de sürücüsü failler tarafından boğazı kesilerek gasp edilen bir taksiyle Gazi mahallesine gelip Alevi yurttaşların gittiği kahvehaneler otomatik silahlar ile taranmış ve sevilen bir Alevi dedesinin hayatını kaybetmesi sonucu halkın tepkisi sokağa taşmıştır. Bazı polislerin havaya değil de insanlara nişan alarak halkı ‘yatıştırmaya’ çalıştığı bir katliam olmuştur Gazi katliamı. Olaylar 4 gün devam etmiş genci, yaşlısı, kadını, erkeği tam 23 yurttaş hayatını kaybetmiş 653 yurttaş ise yaralanmıştır” ifadelerini kullandı.
Havada konuşmamanın, görmemenin hüznü ile 27 yıldır katilleri ve failleri bu denli açıkken “Gazi katliamı davası”nın orta yerde hala adalet beklediğini dile getiren Sarıyaroğlu, “Biz insan hakları savunucuları olarak, etkili ve yetkili makamlara sesleniyoruz. Artık bu cezasızlık politikasına son verin. Failler bulunup yargının karşısına çıkarılıp gerekli cezalar verilmediği sürece bu ülkeye ne huzur gelir ne de barış” dedi. Halepçe Katliamı hakkında açıklama yapan İHD Çukurova Bölge temsilcisi Avukat Bedri Kuran, “16 Mart günü Halepçe Katliamı olarak adlandırılan ancak Saddam Hüseyin rejiminin Irak Kürdistanı’nda Enfal Operasyonu kapsamında başta Halepçe olmak üzere Kürt şehirlerinde gerçekleştirdiği soykırımı anma günüdür” dedi.
“Türkiye’nin Kürt Soykırımı’nı tanıması için mücadeleyi sürdüreceğiz”
İHD’nin Türkiye’de Halepçe Katliamı’nın anma günü olarak bilinen 16 Mart gününü “Kürt Soykırımı Günü” olarak tanıma kararı aldığını ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu soykırımı tanımasını talep ettiğini söyleyen Kuran, şöyle devam etti: “Soykırım gibi en ağır suçun işlendiğini kabul etmek gelecekte oluşabilecek benzeri suçları önlemekte caydırıcı bir rol oynayacaktır. Ayrıca soykırımda yaşamlarını yitirenlerin yakınlarına ve soykırıma maruz kalmış bir halkın acılarına ortak olmak, onların yas süreçlerini yaşamasına katkı sunacaktır. İHD, tüzüğündeki ilkesel tutumu nedeni ile nerede ve ne zaman yapılırsa yapılsın soykırıma karşı olduğundan Türkiye’nin Kürt Soykırımı’nı tanıması için mücadelesini sürdürecektir. Enfal Operasyonu kapsamında soykırımda yaşamını yitirenleri bir kez daha anıyor ve bir daha asla diyoruz!”