Mersin İstiklal Vergi Dairesi’nin özel esaslar listesine alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerden Mehmet Demirçelik’in açtığı davada yürütmenin durdurma kararı kazanmasına rağmen mahkeme kararını uygulamadığı ileri sürüldü.
Vergi dairelerinin hukuk ve mevzuat dışı kod listesi uygulaması karşısında düzeltme beyannamesi vermeyen mükellefler baskı altında kalmaktadır. Düzeltme beyannamesi verilmemesi halinde KDV iadesinin ödenmeyeceği yada incelemeye sevk edileceği düşüncesi oluşan mükellefler düzeltme beyannamesi vermek zorunda bırakılmaktadır. Bu durum mülkiyet hakkının ihlali olup Danıştay kararlarına da yansıdı. Mersin’de de Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerden Mehmet Demirçelik, vergi dairesi tarafından özel esaslara tabi mükellefler listesine alındı. Demirçelik, Mersin 1. Vergi Mahkemesi’ne Davacının özel esaslara tabi mükellefler listesine alınması işleminin; hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu, mükelleflerin bu şekilde sınıflandırılmasının Anayasal ve yasal bir dayanağı bulunmadığı, Anayasada güvence altına alınan temel kişi hak ve hürriyetlerine aykırılık teşkil ettiği iddia edilerek öncelikle yürütmesinin durdurulmasına akabinde ise iptaline karar verilmesi için dava açtı. Mahkeme tarafından “yürütmeyi durdurma” kararı verilmesine rağmen İstiklal Vergi Dairesi kararı uygulamıyor. Mahkeme tarafından 18 Nisan’da verilen karara ilişkin dilekçe yazan Demirçelik’e İstiklal Vergi Dairesi tarafından şu cevap verildi: “ Söz konusu Yürütmeyi Durdurma Kararı Dairemize 18/04/2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dairemizce yapılan işlemler sonucu 17/05/2022 tarihi itibarıyla Genel Esaslara tabi olduğunuz ( İade Taleplerinde KDV Genel Uygulama Tebliğinin Özel Esaslar Bölümündeki Usul ve Esaslar Geçerlidir) tespit edilmiştir” dedi. Duruma tepki gösteren Demirçelik, çalışma hürriyetinin elinden alındığı, kurumun yargı kararlarına uymamasını eziyet olarak nitelendirdi.
“Mahkeme kararının ruhuna ters”
Duruma tepki gösteren Demirçelik, “Her şeyden önemlisi vatandaş ile devlet arasında adeta köprü vazifesi gören serbest meslek erbabı olarak ben uluslararası muhasebe hizmeti verip de KDV iadesi talep etmeyeceğime göre verdiğim hukuk mücadelesinden anlaşılacağı gibi kişisel temel hak ve hürriyetimi korumak amacıyla hukuk mücadelesi vermekteyim. Kısaca yüce mahkeme de bu amaçla yürütmeyi durdurma kararı vermiştir ve tarafınıza tebliğ etmiştir. Karara itiraz istinaf mahkemelerinde ayrıca ret olmuştur. Bu açıdan da bakıldığında hukuksuz uygulamalardan derhal vazgeçip mahkeme kararının uygulanması gerekmektedir. Mahkeme kararına rağmen kişisel hak ve hürriyetim, çalışma özgürlüğüm bir şekilde zedelenmeye devam ettirilmektedir. İdarenin yazmış olduğu yazıyla bana tesis edilen işlemle kategorize edilmem mahkeme kararının lafzına ve ruhuna terstir” ifadelerini kullandı.
“Eziyet ve işkence”
Durumun artık eziyet olduğunu ifade eden Demirçelik, “Tabii ki kamu görevlisi vergi kaçağını önlemek temel amacı olduğu gibi kamu görevliliğinin yanında vatandaş olarak da yasalara ve yargı kararlarına uymak zorundadır. Kişinin temel hak ve özgürlüklerini korumak devletin anayasal sorumluluğudur. Zaten yasalarımız ve mahkeme kararları bu amaçtadır. Hal böyleyken mahkeme kararına rağmen ısrarla idarecilerin bir şekilde özel esaslara devam ettirmesi bana göre görevi kötüye kullanmaktan çok vergi mükelleflerine yapılan eziyet ve işkencedir. İdari yargı kararlarını hiç uygulamamak, muvazaalı uygulamak ya da idari yargı kararlarını etkisizleştirmek görevi kötüye kullanmak suçunu değil, ‘eziyet-işkence’ suçunu oluşturur” diye konuştu.
“Muhasebecilik mesleği yargılanıyor”
Demirçelik’in avukatı Onural Ziya Kayın ise Demirçelik özelinde yaşanılan uyuşmazlıklara bakıldığında muhasebecilik mesleğinin yargılandığının görüldüğünü söyledi. Somut dayanağı olmayan, yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın ve önyargılı müfettiş raporları sonucu mali, disiplin ve cezai yönde mağduriyetler yaşandığına dikkat çeken Kayın, “Yargı kararlarında açıkça belirtilmesine rağmen idare tarafından vergi uyuşmazlıklarında ısrarla yanlış tutum devam ettirilmektedir. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğünü sağlayan, bireyin hak ve özgürlüklerini gerçekleştiren, adaletli bir hukuk düzenine sahip olan ve hâlihazırda yürürlükteki normları evrensel hukuk kurallarına uygun olan devlet biçiminde belirtilebilir” dedi. Hiçbir şahıs veya kurumun hukukun üzerinde olmadığını vurgulayan Kayın, “İlk tuğla yanlış konursa duvar doğru örülür mü? Zincirleme şekilde duvarı yanlış örüp komple yıkmak yerine zamanında kurallara riayet edilerek kazanımların yüksek olduğu günler görmek dileğiyle” dedi.