İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu, tarikat ve cemaatlerde yaşanan çocuk istismarını protesto etmek amacıyla şube binalarında basın toplantısı yaptı. Dernek adına açıklama yapan İHD Mersin Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu Sözcüsü Avukat Battalgazi İnci, çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarı sosyal, kültürel ve inançsal bahanelerle meşrulaştırılamayacak ağır bir suç olduğunu söyledi. İnci şöyle devam etti: “Çocuğun yüksek yararı ilkesi gereğince çocuğun insan haklarını tanımak, ihlal etmemek, korumak ve gereğini yerine getirmekle yükümlü olan devlet; yasalarını, uygulamalarını, fiillerini yani her türlü politikasını çocukların tarafında olarak gözden geçirmeli ve yeniden düzenlemelidir. Çocuğun evlilik yoluyla cinsel istismarı; çocuk cinsel istismarının devlet eliyle meşrulaştırılmasıdır. Çocuk istismarı politiktir çünkü failler gücünü yasalardan, cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden alır. 6 yaşındaki bir kız çocuğunun evlilik yoluyla cinsel istismara maruz bırakılması ‘tatsız bir konu’ olarak tanımlanamaz, tanımlanması kabul edilemez. Çocuğun evlilik yoluyla istismarını meşrulaştıran Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ilgili maddeler çocukların yüksek yararı gözetilerek acilen yeniden düzenlenmelidir.”
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Çocuğun evlilik yoluyla istismarını meşrulaştıran Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ilgili maddeleri sıralayan İnci, çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenebilmesi için şu önerisi sundu:
“* Cinsel istismar fiili ortaya çıkmadan önce koruyucu önleyici politikaların üretilmesi ve bu politikaların yaygın uygulanabilmesi için gerekli mekanizmaların acilen yaratılması gerekir.
* Çocukların doğrudan ulaşabilecekleri şikâyet/başvuru mekanizmaları yerel ve yaygın olarak yaratılmalı, bu mekanizmaları nasıl kullanabilecekleri konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir.
* Cinsel istismar eyleminin ortaya çıkması durumunda etkin soruşturma ve cezai yaptırım süreci hızlı işletilmelidir.
* İstismara maruz bırakılan çocukların psikososyal destek sürecini de içeren sağlık tedbirleri alınmalıdır. Bir kez daha söylüyoruz: Cinsel istismar kaza, doğal afet, fıtrat, kader, kısmet, istisna, müstesna, ‘tatsız bir olay’ şeklinde tanımlanamaz, tanımlanması kabul dahi edilemez. Devlet, çocukların haklarını ihlal eden her türlü kişi, kurum, yapılara karşı yükümlülüğünü yerine getirerek çocuğun yüksek yararı doğrultusunda gerekli yasal düzenlemeleri acilen yapmalıdır.”