Gamze ŞİMŞEK – MERSİN MERCEK / Türkiye’de gıda ürünlerinde yıllık enflasyon yüzde 94’e yükseldi. Ekonomik kriz, artan enflasyon ve girdi maliyetlerindeki artış, üreticilerin üretimden kopmasına sebep olurken, gıda fiyatlarındaki artışı da beraberinde getirdi. Birçok insan artık yeterli gıdaya ulaşamazken uzmanlar gıda krizi beklentisinin kapıda olduğunu söyledi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yıllık tüketici enflasyonu Temmuz ayında yüzde 79,6’ya çıktı. Gıda ürünlerinde ise yıllık enflasyon yüzde 94 oldu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı Gıda Fiyat Endeksi ise yüzde 13 yükseldi. Öte yandan OECD ülkelerinde gıda fiyatlarının en çok arttığı ülke Türkiye oldu. Haziran ayı itibariyle gıda ve alkolsüz içecek fiyat endeksi Türkiye’de yüzde 94 artış gösterirken, fiyatlar OECD ortalamasında yüzde 13; AB’de ise yüzde 12 yükseldi. Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz, artan enflasyon ve girdi maliyetlerindeki önlenemez artış, üreticilerin üretimden uzaklaşmasına sebep olurken, bu durum gıda fiyatlarındaki artışı beraberinde getirdi. Türkiye’deki birçok insan artık sağlıklı gıdaya ulaşamazken uzmanlar durum böyle giderse gıda krizinin yaşanacağı uyarısında bulundu.
“En büyük sebep enflasyon”
Gıda Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci, Türkiye’deki gıda fiyatlarının artışındaki en büyük sebebin enflasyon, girdi maliyetlerindeki hızlı yükseliş, döviz kurlarının hızla yükselmesi, enerji ve yakıt fiyatlarının çok yükselmesi, gübre, tohum, ilaç gibi tarımsal işçilik girdilerinin yükselmesi olduğunu vurguladı.
“Tarımsal ürünlerin fiyatı arttı”
Fiyatların yükselmesinden dolayı Türkiye’deki tarımsal ürünlerin fiyatlarında müthiş derecede bir artış olduğunu söyleyen Değirmenci, “Bunu özellikle mart-nisan ayından itibaren görüyoruz. Çünkü bu senenin hasadı şubat-mart gibi bazı bölgelerde başladı, mart ayından itibaren 2022’nin hasat edilen ürünlerinde gıda ile ilgili enflasyon yaşandığını görüyoruz. Bu enflasyon girdi maliyetindeki artışlardır” dedi.
“Plansız üretim var”
Bunun bir diğer sebebinin de plansız üretim modelleri olduğuna dikkat çeken Değirmenci, “Türkiye’de tarla bitkileri için yani temel gıda maddeleri için üretimin, sulanabilir tarım alanlarının, su kaynaklarının git gide azalmasıdır. Diğer taraftan bu tarım alanlarının konut ve sanayi alanlarına çevrilmesi ve bu tarım alanlardaki azalmadan kaynaklı üretimde arz talep dengesizliği oluştu. Bu durum da tabi ki gıda fiyatlarına yansıdı” diye konuştu.
“Kriz beklentisi kapıda”
Böyle giderse bir gıda krizinin yaşanabileceğine işaret eden Değirmenci, “Dünyada zaten böyle bir sıkıntı var. 3 ay önce Birleşmiş Milletlerin (BM) bir oturumunda, bu hasatlar başlamadan önce dünyada buğday stokunun 2,5 aya yetecek kadar kaldığı söyleniyordu. Eğer bu sende hasatlarımızda sorunlar yaşanırsa bu stoklar eriyecek, gıda krizleri yaşanacak. Şu an için öyle bir şey öngörmüyoruz ama bir sonraki senelerde bu üst seviyelere tırmanacaktır diye düşünüyoruz. Öyle bir kriz beklentisi kapıdadır” ifadelerini kullandı.
“Girdi maliyetleri düşürülmeli, çifçti desteklenmeli”
Gıdadaki sorunların çözülmesi için en yakın zamanda girdi maliyetlerinin düşürülmesi ile kur farkının, enerji fiyatlarının, gübre ilaç gibi girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğinin altını çizen Değirmenci, girdi maliyetlerinin düşürülmesi ya da üretimlerin devam edebilmesi için çiftçiye destek verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu ikisi olmadığı sürece maliyetlerin düşmeyeceği ve de enflasyonun giderek artacağı uyarısında bulunan Değirmenci, “Tek yapabileceğimiz en kısa vadedeki çözüm budur. Girdi maliyetlerini düşürmek ve çiftçiye direk destek vererek üretimin artmasını sağlamak. Uzun vadede bakacak olursak, bu tarımsal alanlardaki üretim faaliyetlerimizin devamı için üreticiye destekler vererek temel gıda üretimini artırmayı sağlamalıyız. Özelikle buğday, mısır gibi ürünleri çiftçinin üretmesini sağlamak yani o ürünlerden kaçmasını engellemek ve su kaynaklarımız olan sulama alanlarımızı arttırmak gerekiyor” dedi.