Dün toplanan DEM Parti MYK’si İstanbul’da aday çıkarma kararı aldı. Aday gösterilecek isimler ise henüz netleşmedi. Bolu’da Veli Saçılık’ın adaylığı kesinleşirken, Antalya’da Kemal Bülbül ismi öne çıktı. Karar bence doğru ama eksik. DEM Parti 2019 yerel seçimler tecrübesiyle tüm yerellerde kendi adaylarıyla seçime girmeli diye düşünüyorum.
Neden mi?
Nedeni açık aslında.
İttifaklar tek taraflı olmaz. Kürtler, demokrasi ve özgürlük için şartsız koşulsuz CHP’ye destek verdi. Ama onlar ne yaptı? Faşist partilerle ortaklığı seçtiler. Ortaklık yapmakla kalmadılar, kritik önemdeki bakanlıkları Kürt düşmanlığı besleyenlere verme sözüne kadar eriştiler. Böyle partilerle kapılar ardından ittifak yapıp, “aman yanımızda görülmeyin” anlaşıyla yan yan gelmek tehlikelidir. Onun için şeffaf bir ittifak olmayacak ise; CHP ile AKP’yi birbirinden farklı görmek noksan bir bakış açısı olur. DEM Parti kazanmaya bakmalı. Öte yandan kazanılmayan her belediyeyi sistem aklı yönetecektir. Yani farkları yok birbirlerinden.
CHP, gerçekten demokrasiye inanıyor ve savunuyorsa; DEM Parti’nin güçlü olduğu tüm yerellerde aday çıkarmasın da görelim.
Ve gelelim Mersin’e.
CHP 2019’da Mersin’de ne yaptı?
Bu süreci biraz açmak lazım. Çünkü o süreçte yaşananlar ne yazık ki tüketilmedi.
CHP, Akdeniz Belediyesi’ni AKP’nin kazanmasına yardımcı oldu. Bu dönemde CHP her ne kadar hali hazırda Akdeniz’de aday çıkarmamış olsa da, DEM Parti’ye oy akışını sağlamayacak. Görünen köy kılavuz istemez. CHP’nin bir yöneticisi ve kendince söz sahibi insanların “Akdeniz’de aday çıkarılmasa DEM Parti karşısındaki güçlü adaya oy vereceğiz” söylemini hem kentteki yönetimlere hem de parti merkezine söyledikleri iddia ediliyor. Böyle bir durum olsa bile şaşırmamalıyız, sadece 2019’un tekrarını yaşayacağız.
Yine CHP’nin Toroslar’da 2019 yerel seçimlerinde ilçe belediyesinde aldığı oy ile Büyükşehir Belediyesi’nde aldığı oy farkına bakıldığında Toroslar’da da belediyeyi MHP’ye hediye ettiği açık. Şimdi de kulis bilgilerine göre; CHP Toroslar’da eski milletvekili Cengiz Gökçel’i hazırlıyor. Bu durumda DEM Parti seçmeninin böylesi bir ittifaka oy vermeyeceğini bilmemek saflık olur.
CHP’nin genel seçimde HDP’yi yok sayıp Zafer Partisine bakanlık vermesi zaten başlı başına partinin merkezi aklını ortaya koyuyor. Hem Vahap Seçer pratiğine bakacak olursak da yerelde Vahap Seçer’in kazanıp kazanamamasının Kürtler için bir önemi yok.
Vahap Seçer Mersin için bulunmaz hint kumaşı değil. Demokratik biri de değil. Özellikle demokratik kitle örgütleri içerisinde bunu iddia edenler var; ama tek bir şey diyeceğim, “işinize geldiği gibi davranıyorsunuz”.
İşten atılan emekçiler için ne yaptınız?
İşine gelenlere tepki gösterenler değil, halkın sesi dinlenmeli.
Nerede kalmıştık?
Vahap Seçer’in demokratik bir yönü yok. Kürtçe tiyatronun valilik tarafından yasaklanmasından onun yönetimde olduğu belediyenin de payı olduğunu unutmamak lazım. Bir de kayyım atanır korkusundan işten çıkardığı Kürt işçiler ortada.
DEM Parti, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde (AKP’den CHP’ye dek) burjuva “seçenek(sizlik)lerle amasız ve fakatsız anlayışı bir kenara bırakarak, kendi gücüyle halkçı yerel yönetim perspektifiyle hareket etmeli.
Gözden kaçırmayalım.
DEM Parti, Tarsus’ta kendi adayı ile seçime gireceğini açıklamışken, CHP’nin hiçbir uzlaşıya gitmeden Tarsus’ta kendi adayını açıklaması, DEM Parti’nin Tarsus seçmenine emri vakiden başka bir şey değil. Tarsus’ta DEM Parti desteği olmadan kazanma şansı olmayan CHP’ye “Allah yardım etsin” diyorum.
Son olarak; DEM Parti’nin İstanbul’da kendi adayı ile seçime girecek olması CHP seçmenini Akdeniz’de perçinlemeyecek mi? DEM Parti, Mersin’de ittifak yapması dahilinde “kaybetmeye rağmen kazandır” politikasından öteye gidemeyecektir.
Hayırlar ola!