HDP’nin Alevi topluluğu için hayata geçirdiği “Alevi Toplumuna Eşit Yurttaşlık Hakkı İstiyoruz” kampanyasının Mersin ayağı gerçekleştirildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, “Alevi Toplumuna Eşit Yurttaşlık Hakkı İstiyoruz” kampanyası dolayısıyla Mersin’de Alevilerle buluştu. Buluşmaya Alevi kurum ve dernek yöneticileri katıldı. Burada kampanya hakkında konuşan Kemal Bülbül, Türkiye’de Alevi toplumuna yönelik bariz bir inkar ve nefretin birleştiği, çeşitli zamanlarda şiddet ve katliama dönüştüğü bir ortam söz konusu olduğunu söyledi. Türkiye’deki Türk ve Türkmenlerin anadilde eğitim ve ibadet sorunu olmamasına karşın Kürtlerin, Arapların ve Romanların hem anadilde ibadet hem de anadilde eğitim sorunu olduğuna dikkat çeken Bülbül, “Bu da çok ciddi bir hak ihlalidir. Bunu defalarca gündeme getirdiğimiz halde hükümet ve ilgili devlet birimleri kulağının üzerine yatamaya devan etmektedir. Yurttaşlık, anayasal ve yasal haklarımız ihlal edildiği gibi eğitim ve ibadet hakkımız da bariz bir şekilde ihlal edilmektedir” dedi.
“Cemevleri yok sayılıyor”
Cemevlerinin yok sayıldığını belirten Bülbül, “Cemevleri yasalara göre yasaktır, Cemevi ibadethane midir sorusu devletin din işlerini yürüten ve din işleri bakımından sosyal, kültürel, inançsal yaşamı üzerinden bir vesayet kurumu olarak bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı’na soruluyor, Diyanet İşleri Başkanlığı da diyor ki ‘bu ülkenin yüzde 99’u Müslümandır, Müslümanların ibadethanesi camidir, o zaman Cemevi diye bir ibadethane yoktur’ Cemevi de yandı bitti kül oldu kavramından gidiyor. Peki buna rağmen valiler, kaymakamalar, sahtekar milletvekilleri Cemevlerine geliyorlar ve bizden de bunlara kapılar açılıyor, hürmet ediliyor? Bunun sebebi, devlet yurttaşlık ilişkisi üzerine değil, anayasa hukuku üzerine değil, eşitlik üzerine değil, efendi köle ilişkisi üzerine bir ilişki kurduruyor olmasıdır” ifadelerini kullandı.
“Alevilerin inanç merkezleri elinden alınıyor”
Alevilerin inanç merkezi olan birçok dergah, tekke, türbe gibi yerlerin Alevilerin elinden alındığını belirten Bülbül, “Ya adı değiştiriliyor, ya da Sünni kesimin hizmetine verilmiş, ya Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hizmetine verilmiş, ya da vakıflar genel müdürlüğünün denetimine vermiş, Alevi topluluğunun bu kurumlar içinde hiçbir tasarruf hakkı yoktur. Alevilerin bazı önemli günleri resmi tatil sayılmalıdır. Yaşam alanlarımıza müdahale söz konusu, Dersim başta olmak üzere alevi yaşam alanlarının tamamında ya baraj, ya insansız alan, ya yasak bölge, ya güvenlik nedeniyle ya da hiçbir sebep gösterilmeden kutsal alanlarımız işgal edilmekte, yolun ve erkanın gereği yapılacak ibadetler engellenmektedir. Yaşam alanlarımıza yapılan müdahalenin ortadan kalkması, köylere ve kasabalara ve mahallelere hizmetin düzenli bir şekilde yapılması ayrımsız yapılması gerekir” şeklinde konuştu.
“Gelin canlar bir olalım”
Bu talepleri siyasi bir belgeye dönüştürüp, alevi kurumlarına, kanaat önderlerine, toplumuna iletmek istediklerini aktaran Bülbül, şöyle devam etti: “Demokrasi istiyoruz, laiklik istiyoruz, eşit yurttaşlık istiyoruz, ortak yaşam istiyoruz, solun demokrasi isteyenlerin, ırkçı, faşist, inkârcı yapıya karşı bir araya gelmesini ve Türkiye’nin önünü yıkayan bütün sorunlar ortak çözüm bulmasını istiyoruz. Bu çözümü bulacak güç alevi kurumlarının kendisinde vardır, bunu yapacaklarına da inanıyoruz. Alevi topluluğu siyaset yapmalıdır. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu demokrasi ortamını birlikte oluşturmalıyız. Tek başına HDP sorunların çözümüne yetmiyor, tek başına CHP sorunların çözümüne yetmiyor, tek başına hiçbir parti, kurum yetmiyor, o halde gelin canlar bir olalım, iri olalım diri olalım.” Alevi yurttaşların kendilerine dayatılan sadaka siyasetine itiraz edip, anayasal statü talep ettiğini vurgulayan Bülbül, “Alevi Sorununun çözümü için artık anayasal statü ve yasal güvence gerekiyor. Kalıcı ve demokratik çözüm budur. Alevi Toplumunun bu mücadelesi meşru, demokratiktir; biz de HDP olarak destekliyoruz” diyerek sözlerini tamladı.






