Danıştay, zeytinlikleri enerji ve maden şirketlerinin talanına açan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının hazırladığı “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”teki değişikliğe ‘dur’ dedi.
Gamze ŞİMŞEK / MERSİN MERCEK-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, geçtiğimiz Mart ayında yayımladığı yönetmelikle zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerine izin vermişti, çevrecilerden ve yurttaşlardan tepki gelmesi ürerine hukuk mücadelesi başlamış, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aleyhine dava açılarak söz konusu yönetmeliğin yürütmenin durdurulması ve iptal edilmesi talebinde bulunmuştu. Davanın görüldüğü Danıştay 8. Dairesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Öte yandan yönetmelik değişikliğine karşı açılan davalardan Tarım Orkam Sen’in davasında da yürütme durduruldu.
Konuyla ilgili Tanık Haber’e konuşan Tarım Orkam Sen Mersin Şube Başkanı Ömer Hatip Özden, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve Çalışmaları, Yabani Zeytinlerin Aşılanması Hakkında Kanunun 20’nci Maddesi uyarınca zeytin sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinliklerin gelişimine engel olacak, atık bırakan toz ve duman bırakan tesisin yapılmayacağı, işletilmeyeceğinin açık ve net olarak belirtildiğini hatırlattı. Bu yasanın yanlış olduğunu defalarca dile getirdiklerini ve yasaya karşı mücadele ettiklerini belirten Özden, “Bu kanunun hiçbir geçerli tarafı yok. Bu kanun değişikliği sebebinin tamamen sermaye ve ranta peşkeş çekilmesinin bir sonucu olduğunu biliyoruz. Bu kanun çıktıktan sonra da bu işletmeleri alacak olan şirketlerin şöyle bir taahhüttü vardı, ‘Biz kestiklerimizin yerine yenisini dikeceğiz.’ Bu taahhüttü vermemize rağmen ki şimdiye kadar böyle bir şey olmadı. Farz edelim oldu, bu ormanlık alanların tekrardan bize kazandırılması neden bakarsanız en az 20-25 yılı buluyor” dedi.
“İNSANSIZLAŞTIRMA POLİTİKASI YERİNİ DOĞASIZLAŞTIRMAYA BIRAKTI”
Firmaların bir başka taahhütlerinin ise, “Biz bunları kesmiyoruz, naklediyoruz başka bir yere gönderiyoruz” olduğunu hatırlatan Özden, “Bununla ilgilide söyleyeceklerim şudur ki; Şırnak’taki tonlarca ağacın kesilmesiyle beraber, o bölgedeki endemik olan ağaçların para ile satılması medyaya düştü. Bu ağaçların kimler tarafından kesilmesi uygun görüldü, kimler buna ön ayak oldu? bu ağaçlar kime peşkeş çekildi? Bu konunun takipçisiyiz. 90’lı yıllardaki hükümetin özellikle bölgede insansızlaştırma politikasının yerini şu an doğasızlaştırma politikası yer almıştır. Bu tür yönetmelikler sürekli olarak çıkacak, bugün iptal edilir, yarın yenisi çıkartılır. Burada önemli olan husus bu tip yönetmelikler, kanunlar açılır açılmaz toplumun her kesiminden bunların ifşa edilmesi ve gündemde tutmak gerekir. Bu tip olacak olayları zamanında müdahale etmeye yarar sağlar” ifadelerini kullandı.
“ORMANLAR HALKINDIR, SATILAMAZ”
“Ormanların halkındır satılamaz” diyen Özden, yaz aylarında sıcaklıkların artmasıyla beraber çoğalan orman yangınlarının ciğerleri yaktığı acı bir dönemden de geçildiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çekerek, “Orman yangınları kaçınılmazdır. Ama ihmalkarlık ve dikkatsizlik sonucu binlerce hektarlık ormanlık alanların yanmaması için gerekli bütün önlemleri ilgili kurumaların tedbirleri alması gerektiğini düşünüyorum. Biz insanlar da ormanlık alanlarda ihmalkarlığımızdan biraz olsun ders çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum. Biz doğayla bir savaş halindeyiz maalesef ki eğer insan olarak doğa ile savaşımızı kazanırsak biz toplum olarak kaybederiz. Son olarak da hem yerel medyanın hem de ulusal medyanın gücünü, bu olayın sürekli gündemde tutmalarından da kaynaklı olduğu, basın emekçilerinin bu konuyu gündeme getirdiği sonucu olarak da görüyorum.