68 devrim hareketinin önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, idam edilişlerinin 50. yılında anıldı.
Mersin 68’liler Derneği, 1968 isyanının devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı, idam edilişlerinin 50. yıldönümünde andı. Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen 68’lilere, Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekilleri Alpay Antmen ve Cengiz Gökçel, Halkların Demokratik Partisi, Emek Partisi, Toplumsal Özgürlük Partisi yönetici ve üyeleriyle birlikte birçok STK ve dernek destek verdi. “Özgür, bağımsız, mutlu bir halk için sürüyor mücadele” yazılı pankartın açıldığı açıklamada, “Devrim şehitleri onurumuzdur”, “Devrim için düşene, dövüşene bin selam”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” sloganları atıldı. Anmada konuşan 68’liler Derneği Başkanı Hasan Kapıkıran, “Denizlerin idamının 50. yıl dönümünde mücadeleleri bize yol göstermeye devam ediyor” dedi.
“68 gençlik hareketi sisteme itiraz olarak doğdu”
68 gençlik hareketinin bütün dünyada aynı tarihlerde kapitalist sisteme ve emperyalist paylaşımlara karşı itiraz olarak doğduğunu belirten Kapıkıran, Amerikan emperyalizminin başta Vietnam halkı olmak üzere bütün halkların sert, silahlı direnişi ile karşılaştığını ve tarihinde görmediği en büyük dersi aldığını söyleyerek, “Dünyada da Amerikan emperyalizmi Vietnam’daki rezil vahşetinden dolayı bütün halkların tepkisini toplamıştı. Aynı zamanda Türkiye’de işçi, emekçi ve köylü yığınları yurdun her tarafında daha fazla özgürlük, insan onuruna yaraşır bir yaşam mücadelesi yükseliyordu, üniversitelerde başlayan gençlik hareketi, köylülerin mitinglerinde, işçilerin grev ve direnişlerinde görünmeye başladı. Haksızlığa karşı eşit ve özgür bir dünya talebi olarak şekillenen 68 gençlik hareketini bastırmak için dönemin iktidarı baskıcı politikalarını devreye koyara hak arama mücadelesini şiddetle, baskı ve tutuklamalar ile özel yetiştirilmiş karanlık güç odaklarını devreye koyarak bastırmak istedi” ifadelerini kullandı.
“İdam sehpasının altında da savaşmaya devam ettiler”
Denizler ve 68 kuşağının devrimci militanları Mahir çayan, İbrahim Kaypakkaya, Sinan Cemgil’lerin sadece dönemlerinin korkusuz gençlik önderleri değil, aynı zamanda bilgili ve kültürlü halk öncüleri olduğunu söyleyen Kapıkıran, “Kendi çağlarının sorunlarını biliyorlar, bu sorunların nasıl ortadan kaldırılacağına dair araştırmalar yapıyorlar ve yazıyorlardı. Güneşten ışık yontmak, karanlığa karşı güneş kadar parlak bir aydınlıkla cevap vermek anlamına geliyor. Onların bu iki temel özelliği bugün bize yol gösteriyor. Birincisi, içinde bulunduğumuz koşulları tam olarak anlamak ve ikincisi nasıl mücadele edileceğine dair aydınlık bir bilinçle karar vermek. Bu yüzden onlar işçilerin ve halkın saflarını ölümün karşısında bile terk etmediler. O safta sağlam durdular. İdam sehpasının altında da savaşmaya devam ettiler. Deniz, mücadelesinin tam bir özeti olan son sözlerinde aynı zamanda bir de vasiyet bırakmıştır” şeklinde konuştu.
“Tek adam uygulamaları 12 Eylül’ü aratmıyor”
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun adeta 68 dönemini hatırlattığını öne süren Kapıkıran, “Tek adam, tek parti yönetimi uygulamaları ile 12 Eylül dönemini aratmamaktadır.68 ve Denizleri anlamak ve anmak için Demokrasi, eşitlik ve özgürlük isteyen bütün güçlerin barış içinde bir dünya, ortak bir gelecek için mücadele etmelidir. Ülkemizde bu gün meclis etkisiz ve devre dışı kalmış, halkın iradesi yok sayılarak seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanları görevlerinden alınarak cezaevlerine atılıp, yerlerine kayyum atanmıştır. Kayyımla yönetme daha ileri giderek üniversite rektörlerine kadar uzanmıştır. Yargının iktidarın denetimine açık olması insanların adalet duygusunu da yok etmiştir. Ülkemizin bütün sorunları eşit haklara dayalı eşit yurttaşlık temelinde çözümlenmedikçe hak, hukuk ve adaletten bahis etmek mümkün olmayacaktır. Eşit haklar temelinde kardeşçe yaşanacak bir ülke ve bir dünya özlemi Denizlerin ve 68 kuşağının idealleriydi o özlem bugün de halkın özlemi olarak sürmektedir” dedi.